Bayramlar, sevinçlerin paylaşıldığı, ailelerin bir araya geldiği özel günler olarak bilinir. Ancak, bu yıl bayram, ülkemizde kan donduran bir cinayetle anılacak. Genç bir kadın olan Dilan, bayram sabahı kocası tarafından katledildi. Bu olay, toplumu derinden sarsarken, kadın cinayetleri konusunda bir kez daha önemli bazı gerçekleri gözler önüne serdi.
Dilan, yaşadığı şehirde sevinçle hazırlıklarını sürdürürken, hiç beklenmeyen bir durumla karşılaştı. Kocasıyla yaptığı sıradan bir tartışma sırasında, olayın boyutu bir anda değişti. İddialara göre, kocası Dilan’a fiziksel şiddet uyguladı ve sinirlerine hakim olamayan bu adam, eline aldığı bıçakla genç kadına saldırdı. Olayın sağlık ekiplerine bildirilmesi sonrasında, Dilan hemen hastaneye kaldırıldı fakat tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Bu korkunç olay, hem kadına yönelik şiddeti hem de bayram günlerinde bile yaşanan bir acıyı gözler önüne serdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın verilerine göre, 2023 yılının ilk yarısında ülke genelinde artan kadın cinayetleri, yetkilileri bir kez daha harekete geçmeye zorladı. Dilan'ın katledilmesi, bayram gününde yaşanan bu tür vakaların ne kadar ciddi bir mesele olduğunun altını çizerken, toplumsal farkındalığın artması gerektiğini vurguluyor.
Dilan'ın ölümü, sosyal medya üzerinden büyük bir tepki yarattı. Kadına yönelik şiddeti durdurmak için yürütülen kampanyalara destek veren pek çok kişi, “Dilan yalnızca bir rakamdı; fakat başka Dilan'ların katledilmesine engel olalım” diyerek seslerini yükseltmeye başladı. Kadın hakları savunucuları, “Bu tür olayların önüne geçebilmek için eğitimin şart olduğu, kültürel değişimlerin gerçekleştirilmesi gerektiği” mesajını veriyor. Dilan’ın hikayesi, herkesin dikkatini çekmekte ve kadın cinayetlerine karşı farkındalığın artırılmasının elzem olduğunu göstermekte.
Toplum, Dilan’ın cinayetini sadece bir suç olarak değil, aynı zamanda kadınların yaşadığı acıların birer örneği olarak görmeli. Her gün, evlerinde, sokaklarında ya da işyerlerinde şiddet gören kadınların sesi olmak için harekete geçmek gerekiyor. Yerel yönetimlerden ulusal politikalara varana dek herkesin bu konuda sorumluluk alması şart. Dilan'ın hikayesi, sadece bir trajedi değil; aynı zamanda farkındalık yaratacak bir uyanıştır. Kadınlar, sadece var olmak için değil, aynı zamanda özgürlükleri ve hakları için de savaşıyor.
Dilan’ın geride bıraktığı şey, bir bayram günü yaşanan büyük bir kayıptan öte, bir çağrıdır. Herkesin düşünmesi gereken bir durumdur; “Neden?” sorusuyla yüzleşmeden geçmeyen bir süreç, bu olaylarla daha da katlanarak ilerleyebilmekte. Dilan gibi binlerce kadın, yaşam mücadelesi verirken, bu mücadelede en ufak bir destek bile önemli bir adım olabilir. Unutulmamalıdır ki, her kadın, her birey, şiddeti ve ölümleri durdurabilmek adına sesini yükseltmeli ve değişimin bir parçası olmalıdır.
Bayramın, sevinç ve mutlulukla karşılanması gereken bir zaman dilimi olması beklenirken, Dilan'ın cinayeti, aslında bizlere düşünmemiz gereken çok şeyi göstermekle birlikte, toplumsal normların ve değerlerin sorgulanmasına da zemin hazırlıyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun ortak sorunudur. Dilan’ın hikayesini unutmamalı ve benzer acıların bir daha yaşanmaması için mücadele etmeliyiz.